Ramazan ve oruç ile ilgili bütün detaylar Kur’an’ı Kerim’de Bakara Suresi’nin 183 ve 187. ayetleri arasında verilmiştir. Bu grupta Ramazan ve oruçtan bahsedilmeyen bir tek ayet vardır:
Kullarım sana beni sorarlarsa, ben onlara yakınım. Beni yardıma çağıranın çağrısına cevap veririm. Onlar da benim çağrıma cevap versinler ve bana güvensinler ki olgunlaşabilsinler. (Bakara 2/186)
Ramazan ve oruçla ilgili ayetlerin arasına yerleştirilmiş bu ayete Ramazan ayının bu ilk günlerinde biraz yakından bakmamız belki de neden bu ayetlerin arasında yer aldığını anlamamıza yardımcı olabilir.
Ayet, Allah ile ilgili bilgi almak isteyen kişilere bu bilgiyi almaları gereken adresin verilmesi açısından önemlidir. Zira Rasulullah’a hitaben “senden böyle bir bilgi isterlerse” denilerek, “şunları söyle” dercesine verilmesi gereken bilgi Kur’an’da kayda geçiliyor. Yani Allah hakkında soru soran kişi, soruyu Allah’ın elçisine dahi sorsa, Allah’ın ayetlerine yönlendiriliyor ve cevabın oradan verilmesi isteniyor. Ayrıca bu bilginin “sorarlarsa” verilmesi de önemlidir. Rabbimiz adeta kendisini gündemine almayan kişi için zorla gündem olmak istememekte, “sorarlarsa söyle” buyurmaktadır.
“Ben onlara yakınım” cevabından anlaşıldığı üzere soru Allah’ın varlığı ve birliği ile ilgili değildir. Bu konuda hiç kimsenin bir şüphesi yoktur. Soru Allah’ın hayatımızdaki konumu ile ilgilidir. Çünkü insanların en büyük sıkıntısı bu konudadır. Allah’ın kendisinden uzakta olduğunu düşünen kişi araya mutlaka kendisini O’na yaklaştıracak bir şeyler koyacaktır. Bu tavra Kur’an’ın verdiği isim “şirk”tir.
Yakınlığın derecesi “beni yardıma çağıranın çağrısına cevap veririm” ifadesiyle ortaya konmuştur. Yalnız Allah’tan yardım istemek O’na güvenmekle olur. İnsan başı sıkışınca, yardım edeceğinden emin olduğu en yakınını yardıma çağırır. Bu sebeple en yakınımızda olanın, her an çağrımıza cevap verecek olanın Allah olması da O’na olan güvenimizi gösterir. Bunun bir adı da imandır. Allah’a olan imanımızın (güvenimizin) en önemli göstergesi O’nun daima hayatın her anına müdahil olduğunu bilmemiz ve yalnız O’ndan yardım istememizdir. Allah’ı hayatımıza katmamak, O’nun her an yanımızda olduğunu ve çağrımıza cevap vereceğini kabul etmemek kibrin en üst noktasıdır:
Rabbiniz der ki; Bana dua edin, size olumlu karşılık vereyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremiyenler alçalmış olarak cehenneme gireceklerdir. (Mümin 40/60)
Zaten Bakara 186. ayetin son bölümü de Allah’a yapılan çağrının O’na güvenmek yani iman etmek olduğunu bildirmektedir. Allah da bize O’na güvenmemiz konusunda bir çağrı yapmaktadır. O çağrıya uyduğumuzun göstergesi sadece Allah’tan yardım istemektir. Yalnızca O’na kulluk etmek ancak böyle olur. Allah’ın nebileri bu konuda en güzel örnekler olmuşlar, daima Allah’ı yardıma çağırmışlar ve karşılığını da en etkili ve en çarpıcı biçimde görmüşlerdir:
Daha önce Nuh da yalvarıp yakarınca isteğini olumlu karşılamış, hem onu hem de ailesini o büyük sıkıntıdan kurtarmıştık. (Enbiya 21/76)
Eyüp ise bir gün Rabbine şöyle seslenmişti: “Ben iyice daraldım. Sen ise merhametlilerin en merhametlisisin.” Ona olumlu cevap verip ondaki sıkıntıyı gidermiştik. Katımızdan bir ikram ve kulluk edenler için bir hatıra olsun diye de ona, hem ailesini hem de bir o kadarını daha vermiştik. (Enbiya 21/83-84)
Balığın esiri (Yunus) hayatı kendine dar etmeyeceğimizi sanarak bir gün kızgın bir şekilde çekip gitmişti. Ama daha sonra balığın karanlıkları içinde seslenmiş: “Senden başka ilah yoktur. Senin eksiğin de yoktur; ben yanlış yaptım” demişti. Ona da olumlu cevap verdik ve üzüntüsünden kurtardık. İnanıp güvenenleri işte böyle kurtarırız. (Enbiya 21/87-88)
Zekeriya da Rabbine bir gün şöyle seslenmişti: “Rabbim! En iyi varis sensin ama beni tek başıma bırakma.” Ona da olumlu karşılık verdik de eşini doğum yapabilecek hale getirerek Yahya’yı bağışladık. Onlar hayırlarda yarışır ve korku içinde umutla bize yakarırlardı. Onlar bize karşı saygılı kimselerdi. (Enbiya 21/89-90)
Rabbimize dua edip O’ndan yardım isteyen bu örnek insanların en önemli ortak özelliği O’nun mutlaka yardım edeceğine olan güvenleri yani imanlarıdır. Duaları kendi şahsi sıkıntıları veya gönderildikleri toplumla ilgili olabilmektedir.
Bizim Bakara Suresi 186. ayet olarak bildiğimiz ayet Salih Aleyhisselama verilen kitapta da elbette vardı. Çünkü o da halkına o ayeti okuyordu:
Semûd’a da soydaşları Salih’i elçi gönderdik. “Ey halkım!” dedi; “Allah’a kul olun; sizin başka ilahınız yoktur. Sizi bu toprakta yapılandıran ve burada barındıran O’dur. Öyleyse O’ndan bağışlanma dileyin sonra da O’na yönelin. Çünkü benim Rabbim herkese yakındır; isteklere cevap verir.” (Hud 11/61)
En zor zamanlarında başlarında Nebimiz olan ilk müslümanların duasına Rabbimiz şöyle karşılık veriyordu:
O gün Rabbinizden yardım istiyordunuz. O da “Birbiri ardınca bin melek ile size destek veriyorum” diye cevap vermişti. (Enfal 8/9)
Yardım eden Allah ise o yardım başka hiçbir şeyle kıyaslanamayacak düzeyde olacaktır. Çünkü;
Allah yardım ederse, sizi kimse yenemez. Ya yüzüstü bırakırsa size kim yardım edebilir? Müminler, yalnız Allah’a güvenip dayansınlar. (Al-i İmran 3/160)
O halde Bakara 186. ayetin Ramazan ve orucu anlatan ayetlerin arasına yerleştirilmiş olması Allah’a kulluk etme, yalnız O’ndan yardım isteme yani O’na güvenip dayanma ile ilgili olmasındandır. Zira Allah’a güvenen bir kişi O ne diyorsa O’nu yapan yani O’nun emirlerine teslim olmuş (müslim) kişi demektir. Oruç tutmak için Allah’ın emri olmasından başka sebebe ihtiyacı olmayan kişiye mümin denir. Sadece Allah istiyor diye en temel ihtiyaçlarını karşılamaktan yine O’nun belirlediği bir süre için vazgeçebilmektir iman etmek. Oruç Allah’a güvendiğimizin en güçlü göstergelerinden biridir.
Bu ayetin oruç ayetlerinin arasında yer almasının anlamı Ramazan’da bu konulara her zamankinden daha fazla önem verip sadece Allah’a kulluğun ne demek olduğunu kavramaya daha çok ihtiyaç duymamız olmalıdır. Zira aksi takdirde Ramazan’ı kullanarak Allah’la kul arasına girmek isteyenlerin tuzaklarına düşmemiz işten bile değildir.
Allah hepimize hayırlı ve bereketli, Kur’an dolu bir Ramazan yaşayıp sağlıkla ve sevdiklerimizde bayrama ulaşmayı nasip etsin.
Erdem Uygan