Esselamu Aleykum,

Facebook hesabımı takip edenlerin bildiği gibi, 8 Ekim tarihinde benim aslında daha önceden yazıp kendi sitemde yayınladığım “Yandınız” başlıklı yazım www.diniyazılar.com adlı internet sitesinde yayınlandı.

Aradan 3 gün geçtikten sonra facebook hesabımda linki hala bulunan bu yazı hiçbir gerekçe gösterilmeden ve haber verilmeden yayından kaldırıldı.

Hemen ilgili siteye bunun nedenini sordum ancak bir cevap alamadım. Ardından bu siteyi hazırlayanlara yakınlığını bildiğim birkaç dostumu devreye soktum ve dün gece itibariyle şu acıklı sebebi zorla ve kendi çabamla öğrendim: “Yazı beğenilmiş (zaten aksi halde yayınlanmazdı) ancak çok tepki gelmiş, kemalist çevreleri küstürmekten dolayısıyla tebliğe zarar vermekten korkmuşlar”… :)))

Eğer bana makul bir cevap ve gerekçe göstermiş ve muhatap almış olsalardı bu yazıyı hiç yazmayacaktım. Ancak hala bu sitenin yönetiminden bir cevap almış değilim. O yüzden kendilerine buradan seslenmek zorunluluğum doğmuştur:

Öncelikle şunu söyleyeyim ki; benim hiçbir “izm”le ve onun takipçisi olduğunu söyleyen hiçbir “ist” ile bir sorunum yoktur. Bütün izmlerden birçok sevdiğim ve saydığım dostum vardır. Ancak bu, fikrimi söylememem veya hepsi ile aynı fikirde olmam anlamına gelmez. Allah’ın ayetleri ile onların sorunları varsa; adı üzerinde bu “onların sorunu”dur.

Bu sitenin ve facebook hesabımın takipçileri ve beni tanıyanlar bilirler ki Allah’ın ayetleri varken benim hiçbir izm’e ihtiyacım yoktur. Hiçbiri beni bağlamaz. Ayetlerle delillendirerek her konudaki fikrimi kimseden çekinmeden yazar ve söylerim. Bu bir “izm”i rahatsız edecekmiş, bir camaate dokunacakmış umrumda olmaz. Bir konu Allah’ın ayetlerine aykırı ise onu savunan hangi “ist” olursa olsun kaale alınmaz. Tabi Kemalist çevrelerin baskısı benim ispatlayamayacağım bir iddiadan ibarettir. Bu çevreleri kim temsil eder? Neden siteye baskı yapar da dertlerini yazıyı yazana anlatmayı uygun bulmazlar? Beğenmediğini zorla dışlatan kişi Kemalist olabiliyor mu? O zaman bahsi geçen makaledeki sözlerin doğruluğu büsbütün ispatlanmış olmuyor mu? Bütün bu konular muamma! Zaten benim muhatabım, var olduğu iddia olunan bu çevreler değil, adı geçen sitenin yönetimidir:

Bu nasıl bir tebliğ faaliyetidir ki birilerini küstürmemek için doğru bulunup, beğenilip yayınlanmış ve ayetlere dayandırılmış bir yazı yayından kaldırılıyor? Allah’ın elçisi Ebu Cehil’i küstürmemek için tebliğini gizlemiş midir? Gizleseydi elçilik görevini yapmış olur muydu? Bunu hiç Kur’an’a sormadınız mı?

“Ey Elçi! Rabbinden sana NE İNDİRİLDİYSE onu tebliğ et. Tebliğ etmezsen vazifeni yapmış olmazsın. Allah seni insanlardan korur. Allah kâfirler topluluğunu yola getirmez.” Maide Suresi – 67

Allah’ın ayetleri gizlenerek tebliğ yapılabiliyor muymuş? Madem böyle; biz her konuyu o ayetlere göre değerlendirip anlatmak durumunda değil miyiz?

Hem yarın cemaatlerden biri bir yazıya tepki gösterirse (ki başka işleri yoktur zaten) onu da kaldıracak mısınız? Kaldırmayacaksanız aradaki farkı bana açıklar mısınız? Yoksa birine cemaat, diğerine bilmemne-ist demek midir o fark?

Ayrıca bu nasıl bir tebliğdir ki herkesin kabul etmesi, herkesin memnun olması bekleniyor? Allah’ın elçisinin aldığı tepkileri hiç mi bilmiyorsunuz? Tepki çekmeyen tebliğ mi olur? Yoksa siz kimseyi küstürmeyerek herkesi zorla doğru yola getireceğinizi mi hayal ediyorsunuz? Bunun boş bir hayal olduğunu söyleyen de ben değilim! Herşeyi Yaratan’dır:

“Ne kadar çırpınırsan çırpın, insanların çoğu inanacak değildir.” Yusuf 103

Tebliğ demek insanlara Allah’ın ayetlerini zorla ya da birilerini küstürmeden kabul ettirmek değildir. Bilgiyi verip çekilmektir tebliğ. Allah’ın ayetlerini yani o zikri hatırlatır geçer gidersiniz. Ondan sonrası sizi enterese etmiyor ki:

“Öyleyse sen bilgi ver; senin görevin sadece bilgi vermektir. Yoksa tepelerine binecek değilsin.” Ğaşiye Suresi 21-22

Yani eğer söz konusu olan Allah’ın kullarını Allah’ın ayetleri ile buluşturmaksa yapılacak şey, yazının ayetlere dayanıp dayanmadığını kontrol etmektir. Şahsi görüş bile olsa doğruluğu ancak Kur’an ile tesbit edilebilir. Bir Müslüman’ın tavrı budur. Kur’an ile çelişen görüş en yakınımıza, babamıza bile ait olsa onu küstürmemek için doğruyu gizleyemeyiz. İbrahim Aleyhisselam ile babası arasında geçenler bunun en güzel örneğidir.

Siz herşeyi göze alarak tebliğ yapacaksınız. Çünkü dine karşı çıkanların çoğu Allah’ın ayetlerine değil, din zannettiği şeye karşı çıkmaktadır. Bu kişiler gerçekleri öğrenince hemen kabul etmeleri beklenemez. Ancak doğruların karşı konulmaz bir gücü vardır. Değerlendirme yapmaları gerekir. Ondan sonra istediklerini yaparlar. Hesabını verecek olan kendileri değil midir? Hem biz ne hakla herhangi bir konuda Allah’ın kullarını Allah’ın ayetlerinden mahrum bırakabiliriz?

Bu arkadaşların demek istedikleri aslında şudur: “Yazdıkların doğru ama söylenmesi caiz değil”

Bunun cevabı da şudur: Söylenmeyen doğrunun doğru olmasının hiçbir anlamı yoktur.

Bu yazımın amacı sadece bu kardeşlerimizi uyarmaktır. Bundan sonra da inşaallah yazılarımı kendilerine göndermeye devam edeceğim. Çünkü gerçeği yani Allah’ın ayetlerini ne gerekçe ile olursa olsun gizlemenin vebali büyüktür:

“İndirdiğimiz açıklayıcı âyetleri ve ana yolu bu Kitapta insanlara açıkladığımız halde gizleyenler var ya, işte Allah onları dışlayacaktır. Dışlayacak olanlar da dışlayacaktır.” Bakara Suresi 159

Eğer bu ayetin hükmüne girerseniz tevbe etmeniz de yetmez, gizlediğinizi açıklamanız da gerekir:

“Tevbe edip kendini düzelten ve onları açıklayanlar başka. Onların tevbesini kabul ederim. Ben her tevbeyi kabul ederim, ikramım boldur. ” Bakara Suresi 160

Allah’a emanet olunuz. Hayırlı Cumalar..