Hayat bir imtihan, dünya bir sınav merkezidir. Sınav kağıtlarımız her an elimizden alınabilir, üstelik hiçbir zaman “son cümlelerinizi tamamlayın” uyarısı yapılmayacaktır. Bu nedenle her an imtihanın bilincinde olarak doğruları yaşamak zorundayız:

“Mallardan, canlardan ve ürünlerden eksilterek sizi korku ve açlık olgusu ile yıpratıcı bir imtihandan geçireceğiz; bundan kaçış olmaz. Sen sabır gösterenlere müjde ver.” (El-Bakara 155)

Ayetin sonunda da görüldüğü gibi sınavın sahibi adeta bize kopya vermektedir: “Kazanmak istiyorsanız sabır gösterin”. Peki ama nasıl? Sonraki ayete bakalım:

“Onlar, başlarına bir sıkıntı gelince şöyle derler: “Biz, Allah’a aidiz; Biz yalnız ona yöneliriz”.” (El-Bakara 156)

Yani sıkıntıya göğüs germek ama Allah’a yönelerek, asla yılgınlık veya pes etmekle değil. Ama doğruları yaşayıp yardımı Allah’tan isteyerek. Sonuç mu?

“Onların üzerinde Rablerinin verdiği olgunluklar ve bereket olur. Yola gelmiş olanlar onlardır.” (El-Bakara 157)

Kısacası Allah yolunda gösterilen sabır, meyveleri hem bu dünyada hem de ahirette yeşerip toplanan zararı imkansız bir ziraattir.

Ramazan bu imtihanın bir alıştırması adeta. Her yıl yapılan bir temrin. Bir imtihana hazırlıklı olma talimi. Tıpkı kazanılan sınavın sonu gibi onun sonu da bayram.

Allah Subhanuhu ve Teala, tüm hayatını Ramazan orucu tutar gibi “aman bozulmasın” diyerek titizlikle yaşayan ve doğal olarak ahireti bayram olan kulları arasında olmamızı nasip etsin inşaallah.

Ramazan Bayramınızı tebrik ederim.