Bugün konu olarak sözün nasıl söylenmesi gerektiği, doğrunun nasıl anlatılması gerektiği konusunu seçtim. Elbette Allah (C.C)’tan öğreneceğiz:

Muhatabımız Firavun bile olsa ona doğruları yumuşak bir üslupla anlatmalıyız;

“Siz ikiniz doğruca Firavun’a gidin. Çünkü o pek azdı! Fakat ona konuşurken yumuşak bir üslup kullanın! Belki söz dinler ya da en azından çekinir.” Taha 43-44.

Muhatabımızın yanlış inancına asla hakaret edemeyiz;

“Onların Allah dışında yalvarıp yakardıklarına sövmeyin ki, onlar da cehaletin yol açtığı nefretle Allah’a sövmesinler.” En’am 108.

Neden güzel söz?

“Allah’ın güzel söze nasıl bir benzetme yaptığını görmez misin? O, kökü sağlam, dalları göğe uzanan alımlı bir ağaç gibidir. RABBİNİN İZNİYLE O HER MEVSİM ÜRÜN VERİR. İşte Allah belki öğüt alırlar diye insanlara böyle misaller veriyor.

Çirkin bir söz ise kökünden sökülüp çıkarılmış, ayakta duramayan zavallı bir ağaç gibidir..
Allah inanıp güvenen kimseleri sabit sağlam bir sözle, hem dünyada hem de ahirette sapasağlam tutar; yanlış yapanların da ayaklarını kaydırır. Allah ne yaparsa kurduğu düzene göre yapar.” İbrahim 24-27.

Unutmayalım ki peygamberimize bile söylenen şudur:

“Seni yalanlarlarsa (üzülme), senden önceki elçiler de yalanlanmıştı. Onlar da açık belgeler, sahifeler ve aydınlatıcı kitap ile gelmişlerdi.” Al-i İmran 184.

“Öyleyse sen bilgi ver; senin görevin sadece bilgi vermektir. Yoksa tepelerine dikilecek değilsin.” Ğaşiye 21-22.