Neden?

Söz konusu Kur’an olunca ister istemez Arapça da konuya dahil oluyor. Çevreden sürekli duyulan söz ise malum: “Herkes Arapça öğrenemez ki”.

Tamam da neden? Herkes 3 yaşından itibaren İngilizce öğrenmiyor mu? İyi ya da kötü en az bir yabancı dil bilen kişi sayısı az mıdır? Arapça da yabancı dillerden biri değil mi? O halde neden öğrenilemesin?

Eğer kendilerine müslüman diyenler (elbette bu ülkedekileri kast ediyorum) Ahireti dünyaya tercih etselerdi hepsi çok rahatça Arapça öğrenebilirlerdi. Bunun kurumları oluşturulur, eğitim buna göre düzenlenirdi. Ancak bugün Müslüman oldukları iddiasındaki kişiler Allah’ın değil ilahlaştırdıkları batı sekülarizminin kulu olmuşlardır. O nedenle de onların dilini öğrenir, onların laik, seküler ve kapitalist dinlerinin dindarı olurlar.

Kısacası sonuç yine dünyayı Ahiret’e, kulu Allah’a, sonlu olanı sonsuza, yakın ve çabuk olanı daha sonra ama en hayırlı olana, kolay olanı çalışmak gerektirene tercih etme meselesidir. İşte Bakara Suresi 155. ayette bahsedilen imtihan da böyle kaybedilmektedir.

İbrahim Suresi’nin 3. ayetinde “kafir” tanımı boşuna “dünyayı Ahiret’e tercih eden” olarak yapılmamaktadır.

Allah Teala dünyayı Ahiret’e tercih edeni kafir saymakla kalmıyor. Bu kimseler için bir söz daha kullanıyor. “Aklını kullanmayanlar”. İşte Kasas Suresi 60. ayet:

“Size verilen şeyler, dünya hayatının geçim vasıtası ve süsüdür. Allah katında olanlar ise, daha değerli ve daha kalıcıdır. Aklınızı kullanmayacak mısınız?”

Bu tanımın dilimizdeki pek çok amiyane karşılığını da bu yazıyı okuyanlar değerlendirsin.


Yayımlandı

kategorisi

, ,

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın